BAŞIMA NELER GELDİ? SIRBİSTAN




10 Ağustos 2017 Perşembe

Cumhuriyet Meydanı



                  Selamlar,
          Nasılsınız? Ummarımm iyisinizdir okuyucuu.Ben de iyiyimm :)
          Sofya ile ilgili yazdığım yazıyı okumuşsunuzdur umarımm :) Şayet okumadıysanız şayet şuraya tıklayarak okuyabilirsiniz.Ama bugün beni sinir hastası eden ve hayatımın en büyük krizleriyle yüzleştiğim Sırbistan'dan bahsedeceğiz!
          Sofya'da geçirdiğimiz tatlı ve güneşli günlerin ardından belamızı aramak adına ani bir kararla Belgrad'a gitmeye karar verdik.Ancak Sofya'dan Belgrad'a geçmek oldukça zordu.Sırbistan EU üyesi olmadığı için aslında bu zorluk.Çünkü EU üyesi ülkeler arasında ulaşım gayet kolay ve sıkıntı olmuyor.
          Belgrad'a ulaşmak için uzun bir yol bizi bekliyordu.Öncelikle Sofya'dan Niş'e gitmemiz oradan da başka bir otobüsle Belgrad'a geçmemiz gerekiyordu.Yolda üç kere pasaport kontrolü oldu bu arada ve birinde sadece bizim valizlerimizi kontrol etmek istediler.Utanç vericiydi.Ne bu yani sırf Türk'üz diye :@ Neyse uzun bir yolculuktan sonra Niş'e vardııık...
          Yolda hiç tuvalet molası vermedik ve aşırı çişimiz geldi (ki bu arada ben de sistit olmuştum) dört gözle varmayı bekliyorduk.Niş'te terminale vardık ve suprise bitcezz!! hiç ATM yoktu!!!Nasıl yaa bu insanlar nereden para çekiyor!!! Ülkeye yeni giriş yaptığımız için yanımızda hiç dinar (oranın para birimi) yoktu.ATM bulur çekeriz diye düşündük.ATM yok change office falan da yok.O nedenle para çekip daha erken bir otobüse binemedik.Çünkü o otobüste parayı içerde nakit ödememiz gerekiyordu.Bi çözüm bulabilmek için çıkıp baya yürüdük ama katiyen terminalin 2-3 km çevresinde ATM yok.Bi kafeye girdik bi şeyler yiyelim çiş yapalım diye çünkü paramız olmadığında terminaldeki tuvaleti kullanamadık :/
          Bi kafe bulduk ama BAMM pos cihazı yoktu! Kafe sahibi adamcağız bize birer bardak ''soğuk su'' ikram etti Allah razı olsun.Gerisin geriye döndük terminale.Gece geç saatteki bir otobüse kredi kartımızla bilet alabildik şükür.Bu esnada da internet bulduk hostele mail atmaya çalışıyoruz hani biz geç geleceğiz bizim için bekleyebilir misiniz diye.Neyse tatlı insanlar çıktılar da sorun değil birisi gece 2 ye kadar sizi bekleyecek dediler. Ohh çok şükürdü hiç olmazsa onu halletmiştik (!) en azından öyle düşünüyorduk.
          Niş terminalindeki 3-4 saatlik stres,çiş ve sistit dolu bekleyişten sonra otobüse biniyorduk şükür.Ama bi baktık adamlar her bir bagaj için para istiyorlar.Ama dedik ya yanımızda kuruş yok.Hayır yani madem bagaj paralı bileti alırken onu da alsanız ya! Ama para hava parası muavin şoför falan cebe indirecek şerefsizler.Bizde para yok indiğimiz yerde verelim yok,gidip gişeye ödeyelim kartla yok...Allah allah kafayı yicez adam indirdi bizim valizleri.İngilizce bildikleri de yok herif '' problem problem'' diyip duruyo.Valizler dışarda ben kafayı yiyorum Yiğido adamı dövecek az kaldı.Ama CenabıRabbilAlemin yine yüzümüze güldü de orada insaniyet çeşmesinden nasibini almış bir abi vardı vallahi adam bizim bagaj ücretlerini de ödedi.Yoksa var ya 1€ için kalmıştık Niş'te,dil yok diş yok cdhsgcha (bunu da Safiye Soyman'dan öğrendim :D)
          Söylene söylene yarı uyur yarı uyanık gece saat 1 suları Belgrad'taydık.Çok şükürdü,varmıştık!. Bende de hayaller hayaller hostele gidicez de ben bi duş alıcam da mis gibi bebekler gibi yatıcam da da da da...
          Haritayı açtık hemen,hostel çok yakında.Terminalden inince hemen karşıya geçip bi 100 m kadar yürüyecektik.Gittik,çok katlı bi bina,Hostelin adını bulduk zile bastık.Pek oralı olan olmadı.Ardından bi ses geldi diyafondan ''Hey,What are you looking for?'' Tabii oralarda İngilizce konuşan birini gördüğün zaman ananı babanı görmüş gibi oluyosun.Neyse işte biz de dedik hostel Jasmin'i arıyoruz. ''2. kat'' dedi ki zaten biliyorduk zilde gördük.Neyse açıldı kapı,bu arada asansör yok ve benim valiz 5413355 kilo.Güç bela çıktık.Kapıyı çaldık açan olmadı.Biz biraz zorladık açıldı.İçerde bi adam yatıyor.Herif zil zurna sarhoş ve saçma sapan çıplak kızların dans ettiği bi kanal izliyor.Kendisi de yarı çıplak boxerlı zaten.İçerisi nasıl pis kokuyor anlatamam.Adama maili gösteriyoruz rezervasyon gösteriyoruz ama herif hiç oralı değil,hiç siklemiyor bizi.En sonunda yattığı yerden no sleep no sleep dedi bizi siktir etti ordan.
          İndik aşağı kapının önüne.Allah allah diyorum madem öyle bu herif bizi niye diyafonla yukarı çağırdı.Bir yandan da sinir harbi yaşıyoruz.Saat gece iki başımızı sokacak bir yerimiz yok,ortada kaldık!!! Diyafondaki gizemli ses gene duyuldu ''hey,do you need help?'' ulan dedim şimdi bi vahiy inse hiç şaşırmam he,o kadar şey yaşayıp bir de gaipten sesler falan hsjfgs Gizemli ses bizi 6. kata çağırdı...
          Acaba ne olacaktı Mihrigül ve Yiğitgül mü olacaktık? Ya biri bize tecavüz ederse? Ya böbreklerimiz çalınırsa? Tabii bunlar benim evhamlarım.Yiğido korkusuz benim aşkım!! Elimizde 7457576 kiloluk valizlerle tekrar merdivenleri ele aldık.6 kat çıktık. Orada bizi tatlı birisi karşıladı. Alex!!! Onun da hosteli varmış 6. katta. Kapıyı gören bir kamerası olduğu için bizi görmüş tesadüfen ve yardım etmek için bizi çağırmış.Yaa seni yerimmm :) Bize çok makul bir fiyata oda verdi ve o kadar da iyi birisi ki diğer hosteli kötülemiyor bile. Sahibi çok tatlı bi insandır onun hatası değildir orada çalışan adam o vs. diyo. Kendisi tanıdığım tek tatlı Sırp haa pardon bir de Sofya'daki hostelimizde Darko vardı!!! :)
          Kendisi eşcinseldi ve bir miktar Yiğido'yu beğenmişti.Anam benimki yakışıklı zaten zor koruyorum kızlardan ama neyse ki Alex zararsızdı.Yaa yerimm çok tatlı bir insandı gerçekten :)
         Artık Belgrad'daydık ve kalacak bir yerimiz vardı.Bu arada diğer Hostele bir parşömen mail attık ve ciddi bir özür maili aldık!! Bok yiyin şerefsizler...
          Belgrad'a gelince.Tekrar gider miyim? Sanmıyorum.Ama özellikle Taş Meydan parkı tarafı çok hoştu ve renkliydi. Sırp şarapları ve geleneksel yemekleri çok güzel.Böyle kaymaklı soğanlı bi yemekleri var.Löp et böyle ama yanında soğan ve kaymak var.Pek benim kalemim değildi ama Yiğido beğendi  baya. Ama şarapları deneyiinnn!!!
          Sava Church'u falan gezdik ama Belgrad!a gitmeye değer tek şey bana kalırsa Tesla Müzesi!! Tabiiiii ben Tesla'cıyım arkadaş.
          Müze çok iyiydi.Tesla'nın Sırbistan'daki evini müze yapmışlar.Öncelikle Tesla'nın hayatını ve çalışmalarını anlatan bi kısa film izliyorsunuz.Ardında interaktif tur başlıyor.Aletleri tek tek görüp bazı modelleri deniyorsunuz (çoğu orijinal). Bizim gezi grubu tesadüfen full Türk'tü bu arada hsgfjsgfjh Ama müze benim Nikola Tesla'ya bir kez daha hayran olmamı sağladı!
          Genel olarak pahalı bir şehir değil.Ulaşım bedava sayılır kimse tramvayda bilet falan sormuyor zaten :) Nehrin diğer tarafı daha sakin ve modern böyle büyük AVMler falan var.Siz bana bakmayın canımm gidip gezip görün bir şey kaybetmezsiniz!!!
          Uzun lafın kısası ( bu kadar uzun yazıp bunu söylemem komik oldu farkındayım ) bu krizler aslında yolculuğunuzu gerçek bir yolculuk haline getiriyor.Kriz yönetimini öğreniyorsunuz.Ayrıca şu an hepsini gülümseyerek hatırlıyorum.Hatta şu yazıyı yazarken de kırk kere kahkaha attım :D
           Umarımm siz de hayatınız boyunca gülerek hatırlayacağınız zorluklarla karşılaşırsınız :) Kendinize iyi bakın ve beni takip etmeyi unutmayııın!!!!
           Hoşçakalın...

Instagram: @mihrign


Niş Terminal'deki halimiz :D

Nikola Tesla Müzesi

St. Sava Kilisesi

Dünya tatlısı Alex :) <3

 
Bu blogtaki yazıların tüm telif hakları saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Instagram

CONTACT ME

Ad

E-posta *

Mesaj *

You Can Comment! Click Here!

BUMERANG

Bumerang - Yazarkafe
Powered By Blogger

Translate

Copyright © 2015 • MİHRİ'NİN DÜNYASI